Ertuğrul 03.09.2023

Selam! Ben MF DOOM 

Merhaba dostlarım, Ben MF Doom, hip-hop dünyasının efsanevi ve gizemli figürlerinden biriyim. Maskemin ardındaki sırları açığa çıkarmak ve hayat hikayemi sizinle paylaşmak için buradayım. Oturun, rahatlayın ve benimle birlikte geçmişe doğru bir yolculuğa çıkın. 

Çocukluk ve Müzikle Tanışma  

9 Ocak 1971’de Londra’da annemin ailesini ziyaret ettiği bir dönemde doğdum ve sonrasında tekrar Amerika’ya döndük, bu yüzden de Londra ile alakalı herhangi bir çocukluk anım yok. Zaten anne-babamın da İngiliz kültürü ile bir bağı yok. Müziğe olan tutkum, genç yaşlarımda başladı. Hip-hop kültürü ve ritimlerle tanıştığımda, kendimi bu müziğe olan bağlılığımla besledim. 

İlk Adımlar: KMD Grubu ve Zev Love X 

İlk olarak kardeşim DJ Subroc ve arkadaşımız Onyx ile birlikte KMD adında bir grup kurarak başladım müziğe ve o zamanlar ben de Zev Love X mahlasını kullanıyordum. Mayıs 1991 hem benim hem de grubumuzun ilk albümü olan “Mr. Hood” albümünü çıkardık. 1993 yılında, ikinci albümümüzün yayınlanmasından kısa bir süre önce, trajik bir olay yaşandı ve DJ Subroc trafik kazasında hayatını kaybetti. Bu olaydan sonra ikinci albümümüz olan “Black Bastards” albümünü geç de olsa kendim son haline getirdim. Albüm 1994 yılında Elektra Records’dan yayınlanacaktı fakat albüm kapağını fazla sert buldukları için hiçbir zaman tam bir albüm olarak yayınlanmadı ve içerisinden single’lar toplanarak EP olarak yayınlandı. Tüm bu olaylar beni müzik kariyerimde yeni bir döneme yönlendirdi.  

Maskenin Ardında Yeniden Doğuş: MF DOOM 

Kardeşimin ölümünden sonra 1997 yılına kadar ortalardan tamamen kayboldum. Bu dönüm noktasında maskem devreye girdi. Kendimi korumak ve müziğimi özgürce ifade etmek için bir karakter yaratma ihtiyacı hissettim. Küçüklüğümden beri hayranı olduğum ve topladığım çizgi romanlardan da esinlenerek Marvel Comics karakteri Doctor Doom’u benimsedim ve ben de kendimi MF DOOM olarak yeniden doğdurdum. Maskem, bir simge haline gelerek, müziğim ve kişiliğim arasında bir bariyer oluşturdu. 1997-1998 yıllarında, kardeşimin ölümü ile girdiğim depresyonumdan çıkmaya başlamış ve New York’ta mekanlarda Open-Mic etkinliklerinde yüzümü farklı maskelerle kapatarak sahne almaya başlamıştım. 

Solo Kariyer ve İkonik Albümler 

1999 yılında “Operation: Doomsday” albümümle solo kariyerimin ilk adımlarını attım.  Debut albümüm benim kendine özgü tarzımı yansıtırken konu olarak ise kişisel sorunlarımı, KMD’den sonra yeniden doğuşumu ele almıştı. Uzun sayılabilecek bir aradan sonra Haziran 2003’te ise King Geedorah karakterini dünyaya tanıtmaya karar verdim ve “Take Me To Your Leader” albümünü yayınladım. Monsta Island Czars grubundan düetler de aldığım albümde, herkes Godzilla filmlerinden karakterleri benimseyerek söz yazdı ve albüme sinematik bir hava katıldı. Karakterimden de anlaşılacağı üzere albümde genel olarak yıkım ve felaketlerden bahsediliyordu, hip-hop’ın yeni bir kötü adamı vardı ve bunu herkesin anlaması istemiştim. King Geedorah’ın albümü 2003 yılındaki tek işim olmamıştı. Eylül 2003’te bir başka personam olan Viktor Vaughn olarak “Vaudeville Villain” albümünü çıkardım. Bu isim de Marvel’ın Dr.Doom karakterinden geliyordu, Dr. Doom’un gerçek adı Victor Von Doom’du ben ise bu karakterimi oluştururken Doom’un gençliği olarak ele aldım ve maskeyi takmadan önceki agresif ve umursamaz halimi ortaya tekrar çıkardım. Viktor Vaughn’un bir başka özelliği ise sadece rap yapmaya odaklı olmasıydı, yani “Vaudeville Villain” albümünün tüm prodüksiyonları Sound-Ink Records’un diğer prodüktörleri tarafından yapılmıştı. 

1999’dan sonra MF DOOM olarak çıkardığım ilk solo albüm MM..FOOD albümünü Kasım 2004’te çıkardım. Albümün büyük çoğunluğunun prodüksiyonunu kendim yapmış olsam da birer parçada Madlib, Count Bass D ve PNS katkı sağladı. Bu albümün belki de en bariz karakteristiği, albümün adı olan MM..FOOD, MF DOOM’un anagramı olması. Son zamanlarda herkes şarkılarında birilerini öldürmekten bahsediyor ve ortalığa ateş açmaya çalışıyordu, ben de daha farklı konular hakkında da rap yapabileceğimizi hatırlatmak istedim. Albümün track list’ine baktığınızda ise her parçanın adı yemek veya mutfak ile ilgili bir başlıktan oluşuyor. Şarkıları dinlemeye başladığınızda ise sözlerin çoğu yemek ve hayattan bir olay ile ilişkilendirilebilecek metaforlardan oluşuyor. Yani aslında tekrardan eskisi gibi rap yapmaya başladım ve kelimelerle aramın ne kadar iyi olduğunu gösterip bunun şovunu yaptım diyebiliriz.  

Madvillainy ve Çığır Açan İşbirlikleri 

2004 yılının mart ayında, Madlib ile birlikte Madvillain olarak bir araya geldik ve Madvillainy albümünü çıkardık. Albümün hazırlanması yaklaşık olarak 2 sene sürdü ve tüm prodüksiyonları Madlib’e aitti. Albüm satışlarının çok önemli olduğu zamanlarda, sığınak gibi bir stüdyoda yaptığımız ilk şarkılarımız internete sızdırıldı ve bu satışlarda büyük bir sıkıntı yaşayacağımız anlamına geliyordu. Bu olaydan sonra ikimiz de başka işlere bakmaya başladık ve bir süre ara verdik. Tekrar ortak albümümüz üzerine çalışmaya başladığımızda ise ikimiz de makine gibi çalışıyorduk, o durmadan beat hazırlayıp bana veriyor, ben ise üzerine söz yazmaya devam ediyordum. İşler o kadar otomatiğe bağlanmıştı ki gün içerisinde çok az konuşuyor sadece müzik yapıyorduk. Madvillainy albümü, benim için bir dönüm noktası olmuştu, Madlib’le yakaladığımız uyum inanılmazdı, yazdığım sözlerdeki kelime oyunları ve kafiyeler ile çoğu rapçinin hayal ettiği noktalara ulaşmıştım. 

Rap yapmakta olduğu gibi prodüksiyon kısmında da elimden iş geliyordu ve 2001 yılında Metal Fingers adıyla “Special Herbs” adlı bir instrumental albüm serisine başladım. Ilk başta keyfi bir şekilde part part yayınladığım instrumental albümleri, 2006 yılında paket haline getirerek tekrar satışa çıkardım. Daha sonrasında bu albümlerden bazı beatleri Joey Bada$$, Tyler, The Creator, Masta Ace Ghostface Killah gibi isimler kullandı. Ghostface ile tanışmamız ile birlikte birkaç parçada daha beraber yer aldıktan sonra aramızdaki uyumu fark ettik ve DOOMSTARKS adında bir duo olduk ve beraber bir albüm çıkaracağımızı duyurduk. 2007, 2009 ve 2015’te çıkacağını duyurduğumuz albümümüz hiçbir zaman çıkmadı, DOOMSTARKS imzası ile çıkardığımız tek parça ise 2011 yılında Victory Laps parçası oldu. 

Anılar ve Sahne Hikayeleri 

Biraz da diskografiden uzaklaşıp benim hakkımda daha fazla bilgi sahibi olmanızı sağlayalım. Yaklaşık olarak 2002 yılından itibaren kendi konserlerime her zaman gitmemeye başladım. Bu ne demek diye soracak olursanız, başka insanlar maskemi takarak benim yerime konsere çıkıyorlardı. Her ne kadar bu durum ortaya çıktığında tepki toplasa da oluşturduğum hip-hop’ın kötü adamı karakterine çok uygun bir hareket olduğunu düşünüyorum. Reklam olarak ise işe yaramış olsa gerek ki sahne talepleri birden arttı, ben de daha fazla para istemeye başladım, sanırım güzel bir hamle olmuş. İnsanlara hep bir şey söyledim, DOOM konserine gelirken beklentiniz müzik dinlemek olsun, bir şeyler görmek değil. Bir yerden sonra insanlar konsere ben çıksam bile tereddüt eder hale gelmişti ve bir keresinde konserde kendimi kanıtlamak için maskemi hafifçe sıyırıp kendimi göstermek zorunda kalmıştım. Son bir hikâye daha anlatarak sahte MF DOOM hikayelerini bitiriyorum. 2007-2008 yıllarında “çıktığım” bir Atlanta konserinde sahnedekinin sahte MF DOOM olduğunu dinleyiciler fark etmişti, biraz sinirli bir kitleye denk gelmiştik ve sahnedeki arkadaşımı kovalamaya başlamışlardı, arka kapıdan kaçıp bir arabaya binerek uzaklaşabilmişti. Bu olayı da telafi etmek için bir sonraki gün tekrar oraya gidip bir kamyon dolusu Nike Dunk MF DOOM modelinden dağıtmıştık. 

Amerika Macerası ve Yolun Sonu 

2010 yılında, bebekken geldiğim Amerika’dan ilk defa yurtdışına konser vermeye çıkmıştım, geri dönüğümde ise tekrar Amerika’ya giremeyeceğimi öğrendim. Doğrusunu söylemek gerekirse evrak işleriyle uğraşmayı sevmediğim için vatandaşlık almakla uğraşmamıştım. Uzun süre boyunca Amerika’da kaldığımı gördüklerinde sorun olmayacağını düşünmüştüm. Böyle olunca İngiltere’ye döndüm ve 2 sene boyunca ailemden uzak yaşamak zorunda kaldım, onları sadece kısa tatil ziyaretlerinde ve görüntülü aramalarda görebiliyordum. 2012’de ise ailemi yanıma taşımamla birlikte Amerika ile bağlarımın tamamen bittiğini duyurdum. 

Veda ve Miras 

2020 yılının ekim ayına doğru solunum problemleri nedeniyle hastaneye gittim ve beni hastaneye yatırdılar. Ailem bile ziyaretime gelemiyor ve sebebini de tam olarak açıklamıyorlardı. Emin olmamakla birlikte sanırım yanlış tedavi uygulanmış olma ihtimali var fakat bununla ilgili kesin bir bilgim yok. Eşimin yanıma gelebildiği tek gün 31 Ekim’de öldüğüm gün olmuştu. Cadılar bayramında ölmüş olmamsa karakterimin hayatıma yansıması oldu sanırım. Ailem bu ölümü 31 Aralık 2020’ye kadar sakladı ve 2020’nin kötü bir şekilde kapanmasını sağlayarak sevenlerime duyurdu. Geçtiğimiz temmuz ayında ise ölüm sebebim ilk defa duyurulmuştu, tansiyon ve böbrek rahatsızlığından hayatımı kaybetmiştim. 

Sonuca gelecek olursak, Zev Love X’ten MF DOOM’a geçmemle birlikte artık hip-hop’un kötü adamı olmuştum ve buna göre yaşadım. Kimsenin beni sevmesine ihtiyacım da yoktu, tam aksine insanların benim karakterden hoşlanmaması çok normaldi. MF DOOM karakterini yaratan, yazan ve yöneten biri olarak her zaman bir sonraki adımımın tahmin edilememesi için çalıştım ve şimdi yukarıda oturmuş çizgi romanlarımı okuyarak sizleri izliyorum. 

Son olarak da şunu söylemek istiyorum “All caps when you spell the man’s name.” 

MF DOOM

Back to top