Bu yazıda, hip hop’ın en renkli ve göz önünde olan elementi grafiti’nin doğuşu hakkında konuşacağız. Philadelphia’da bir gencin cezaevinden sokaklara yayılan sanatı.

Aynı zamanda ‘Godfather of Graffiti’ olarak da bilinen Darryl ‘Cornbread’ McCray, 1953’de Kuzey Philadelphia’da doğdu, 12 yaşına kadar annesi ile yaşadıktan sonra 1965’de kendini çocuk cezaevi’nde buldu. Cezaevi’nde kaldığı süre boyunca her gün mısır ekmeği istediği için çalışanlar ona bu lakabı takmıştı ‘Cornbread’. Yeni adını çok çabuk sahiplendi ve eşyalarına adını yazmaya başladı.

Hapisten çıkması ile birlikte 1967’de arkadaşları Cool Earl ve Kool Klepto Kid (müstakbel grafiti sanatçıları) ile birlikte başta kendi mahallesi olmak üzere tag’ini Philadelphia’nın farklı yerlerine yazıyor ve günümüzde bombing olarak bilinen eylemin de mucidi oluyor.

Cornbread bu hobisini biraz da ün için değil de hayırlı bir iş için kullanmaya karar veriyor ve lisede hoşlandığı kız olan Cynthia Custuss’ın ev-okul yolu boyunca geçtiği yerlere ‘Cornbread Loves Cynthia’ yazıyor.

Kendi şehrinde gittikçe ünlenen Cornbread’in hakkında ölüm haberi çıkması ile daha da ünlenmeye başlıyor. Nasıl mı? 1971’de Philadelphia’da bir çete çatışması Cornelius Hosey vurularak ölüyor ve gazetelerde bu ölen kişinin Cornbread olduğuna dair haberler yayılıyor. Bunu gören Cornbread önce şehrin duvarlarına ‘The real Cornbread is not dead’ (Gerçek Cornbread ölü değil) yazıyor. Bu yazıların sahibinin gerçek olmadığını düşünen halkı ikna etmek için daha farklı bir yönteme başvuruyor ve Philadelphia hayvanat bahçesinden bir fil’in üzerine ‘Cornbread Lives’ (Cornbread yaşıyor) yazıyor ve halkı inandırmayı başarıyor.

2007’de Cry of the City Part 1: The Legends of Cornbread filmi ile kendi hikayesini anlatıyor. Aynı sene içerisinde çıkan Bomb It filminin yapımında da yine fikirlerine başvuruluyor. 

İlk modern grafiti sanatçısı (writer) olan Cornbread, Ağustos 2013’de hip hop’a katkıları için East Harlem’da Graffiti Hall of Fame’inde yer edindi.