Nike Blazer, adını Nike’ın kurulduğu yer olan Portland’ın basketbol takımından, yani Portland Trail Blazers’dan alıyor ve böylece ilk basketbol ayakkabısı olarak 1973’de çıkıyor. 9 yıllık firma, sadece 2 senedir Nike olarak devam ediyordu. 1971’de yeni logoları ve adlarıyla birlikte reklama ihtiyaçları olduklarının farkındalardı. Şimdiye kadar sadece koşu ayakkabıları üreten firma, açılmaya ve kendisi için yeni bir pazara giriş yapmaya kara verdi ve basketbol ayakkabısı olan Nike Blazer’ı yaptı. Asıl amaçlarının reklam olduğunu hiç unutmayan Nike, Blazer modelini yaparken sade ve Swoosh’un öne çıktığı bir tasarımı tercih etti, ileride birçok iş birliği yapacak olan ayakkabının tasarımında tek odak swoosh olarak kaldı ve her fotoğrafı reklam olarak kullanılabilir hale geldi.
Nike Blazer’ın Basketbol Kariyeri
Nike Blazer Mid, sert tabanı, örgü dili ve ayağı çevreleyen deri kumaşı ile zamanın en iyi teknolojilerini barındırıyordu. Daha Nike Air çıkmadan 5 sene önce bile kullandığı teknolojilerle NBA’de rakipleri olan Adidas ve Converse’e karşı gelmeye başlamıştı. NBA’in o dönemki önde gelen isimlerinden, sahadaki havalı tavrıyla bilinen, San Antonio George Gervin’le anlaşan Nike, bundan sonra George Gervin’in neredeyse her fotoğrafını reklam olarak kullanabileceklerdi.
Nike Blazer Player Edition
Player Edition ayakkabılar, ayakkabı markalarının sponsoru oldukları basketbolcular için yaptıkları özel renk çeşitleri oluyor. Bu ayakkabılar genelde sınırlı sayıda oldukları için koleksiyon değeri taşıyor, aynı zamanda bu hamle sayesinde markalar oyuncuya olan bağlılığını ve desteğini de topluluğa göstermiş oluyor.
Player Edition’ı günümüzde anlatmak kolay, 70’lerde Nike ilk oyuncuya özel ayakkabısı olan Nike Blazer ‘ICEMAN’ ’i yaparak bu modaya öncülük etmiş oldu. Bu modelin özelliği ise topuk kısmında yer alan NIKE yazısı yerine ICEMAN yazmasıydı. Sadece George Gervin’e resmi olarak verilen ayakkabılar hiçbir zaman satışa çıkmadı.
Nike Blazer’ın Basketbol Sahalarından Ayrılışı
Nike’ın marka değerinin arttığı bu dönemde sonra Air tabanlı ayakkabıların üretime çıkması ve daha rahat olduğu için daha fazla ilgi görmesiyle birlikte Nike Blazer ayakkabılar yavaş yavaş basketbol sahalarından ayrılmış oldu. 2005’de ise Lance Mountain’in duyurusuyla birlikte, basketbol severlerin gözünden düşen, Nike Blazer, Nike SB’ye geçmiş oldu. Ahşap basketbol sahaları için yapılmış tabanı aynı zamanda kaykaylara da uyuyordu, hatta sadece tabanı değil kumaşı da kaykaycıların yaptığı hareketlere kolaylık sağlıyordu. Böylece birkaç küçük değişiklikle Nike Blazer, Nike SB’nin bir ürünü olmuş oldu ve günümüzde hala en iyi modellerden biri olarak görülüyor.
Nike blazer İş Birlikleri
Nike Blazer modeli sade yapısıyla tasarımcılar tarafından bir tuval olarak görülmeye başlandı. Yazının devamında sizlere Nike Blazer’ın en iyi iş birliklerinden bazılarını yazıyor olacağım.
Nike Blazer x Supreme
Nike Blazer’ın kaykay topluluğuna hitap etmesiyle birlikte, 2006 yılında pazarın önde gelen firmalarından Supreme’de bu iş birliğini kaçırmak istemedi. Daha öncesinde Nike SB Dunk’lar için ortaklık yapan iki firma bu sefer Nike Blazer için kollar sıvadı. Kırmızı, beyaz ve siyah Nike Blazer mid olmak üzere 3 renk çeşidi olarak çıkan ayakkabının arkasında Gucci’den esinlenilmiş şerit ve yapay yılan derisi Swoosh ile lüks bir görüntü elde edilmiş. Bu iş birliği son Nike Blazer, Supreme iş birliği olmadı, ileriki yıllarda Supreme bu sefer de Nike Blazer Low’lar için bir iş birliği yaptı.
Nike Blazer x Sacai
Nike, Blazer modelleri için 2019 yılında yeni bir sokak giyimi markasıyla iş birliğine gitti. Temel olarak bu ortaklığın tasarımı her şeyi çifte çıkarmaktı, çift dil, çift bağcık, çift taban ve çift swoosh.
Nike Blazer x Off-White
Nike’ın en büyük ortaklıklarından biri olan Off-White 2017 yılında başladı. Nike Blazer mid x Off-White 9 Eylül 2017’de satışa çıkan 9 ayakkabıdan biriydi. Günümüzde 1500$ civarında satılan ayakkabı başlayan Blazer x Off-White iş birliği ileriki yıllarda da farklı renk çeşitleri ile devam etti (toplam 6).
Nike Blazer, Nike’ın her zaman yenilikçi, inovatif ve normların dışına çıkmayı hedefleyen bir marka olduğunun bir örneği diyebiliriz.70’lerde NBA’de giyilen ayakkabılar arasında en ileri teknolojiyi kullanan ayakkabı, sonrasında basketbolculardan ilgisini kaybetse de tasarımı ve yapısı sayesinde kaykaycılar tarafından sahiplenildi ve günümüzde hala satılan ve yeni iş birlikleri gelen bir ayakkabı haline geldi.
Adidas, Avrupa’nın en büyük, dünyanın ise Nike’den sonra ikinci en büyük Alman ayakkabı, kıyafet ve spor ürünleri markası. Üç çizgiyle tanıdığımız firma aynı zamanda diğer spor markası Reebok, Spor uygulamaları ile tanıdığımız Runtastic ve Bayern Münih’in de bir kısmının sahibi.
Dassler Kardeşler
Adidas adı (adidas olarak kullanılıyor.), şirketin kurucusu olan Adolf ‘Adi’ Dassler’ın adının kısaltması. Birinci dünya savaşından sonra Adolf Dassler evde ilk ayakkabı imalatına başlıyor. 1924’de abisi Rudolf da kendisine eşlik ediyor ve markanın adı ‘Dasslers Brothers Shoe Factory’ oluyor. İlk hedefleri ise farklı atletizm dalları için çivili koşu ayakkabısı üretmek oluyor.
1936 Berlin olimpiyat oyunlarında, Dassler kardeşler Amerikalı atlet Jesse Owens’ı kendi ev yapımı ayakkabılarını giymek için ikna ediyor. Owens’ın kazandığı 4 altın madalya ile birlikte Dassler kardeşlerin tanınırlığı, atletler ve antrenörler arasında arttı. Ardından kardeşler, ikinci dünya savaşına kadar yıllık 200.000 satmaya başladı. İkinci dünya savaşında fabrikalarını anti-tank silah üretimi için çalıştırmaya başladılar. İkinci dünya savaşının sona ermesi ile birlikte kardeşi Rudolf ile kavga eden Adolf yollarını ayırma kararı alıyor ve iki farklı şirket kuruyorlar. Rudolf bugünkü Puma’yı, Adolf ise bugünkü Adidas’ın kurucusu oluyor.
Run D.M.C.
1950’li yıllarda futbolda çivili kramponların kullanılmaya başlaması ile birlikte Adidas hızla büyümeye başladı. Ve aktif olarak üç çizgili logosunu da 1951’de kullanmaya başladı. Ardından spor ürünleri üretimine başlayan firma, 1963’de futbol topu üretimine de başladı. 4 yıl sonra giyim sektörüne giren firma, yıllarca spor ayakkabı sektöründe lider konumundaydı, 1970’de Nike’ın da öne çıkması ile birlikte yarış kızışmaya başladı. 1978’de Adi Dassler’ın ölümü ile büyük bir düşüş yaşayan Adidas, 1980’lerde büyük sıkıntılar çekiyordu. Bu sıkıntıları yaşarken ileride pişmanlık duyacağı en önemli nokta ise, Micheal Jordan ile anlaşma sağlayamamak olacaktı. Jordan, Adidas ile anlaşma konusunda ısrarcı olsa da menajeri kendisini ikna etmiş ve anlaşmadan vazgeçirmişti. Adidas’ın değerini tekrar arttıransa 1986’da ‘My Adidas’ şarkısını yapan dönemin patlama yapan rap grubu Run D.M.C. oldu. Bu anlaşma ile birlikte, sadece spor ayakkabıdan çıkıp günlük ayakkabı sayılabilecek ürünlere de başlayan Adidas, aynı zamanda sokak kültüründe de önemli bir yere sahip olmuştu. Grubun yaptığı ‘My Adidas’ parçası aynı zamanda, rap müziğin sadece bir müzik olmadığını, bir yaşam tarzı olduğunu gösteriyordu. Bu parça ile birlikte rap şarkılarında görünüş ve markalardan bahsetmeye de öncülük etmiş oldu.
David Beckham – Adidas
Daha önce bu yazımda da bahsettiğim gibi Micheal Jordan’ı kaybettikten sonra bir daha benzer bi kayıp yaşamak istemeyen Adidas, 2003’de David Beckham ile ömür boyu sözleşme imzaladı. Beckham, günümüzde hala Adidas’ı temsil etmeye devam ediyor.
Adidas Stan Smith
Adidas’ın şimdiye kadar en çok satan ayakkabısı ise, 40 Milyon satış’a ulaşan 1973’de çıkan Stan Smith modeli oldu, bu ayakkabı aynı zamanda kendine moda dünyasında da önemli bir yer edindi.
Bu yazımda sizlere Air Max Day’in tarihinden bahsedeceğim, ama öncesinde Air Max’e kısaca bir bakalım.
İlk Air Max’in tasarımını aslen mimar olan Tinker Hatfield 1985 yılında yapıyor, tabanı pencereli şekilde tasarlanan Nike Air Max 1’ın tasarlarken Paris Georges Pompidou Merkezinin tasarımından esinleniyor. Her ne kadar tasarımı 1985 yılında hazır olsa da Nike ayakkabıyı 1987 yılında satışa çıkarıyor.
Air Max Day, 2014 yılından itibaren kutlanmaya başlayan ve sneaker kültüründe önemli yer edinen Air Max’in ilk çıkışının kutlanması denebilir ve tabii ki bunu ön plana çıkaran Nike Marketing ekibinin bir pazarlama stratejisi. Peki Air Max Day’de neler oluyor? Farklı ülkelerde yeni Air Max’lerin tanıtım partileri, güne özel ayakkabıların tekrar üretimi ve bazı küçük yarışmalar yapılıyor.
İlk olarak 2014 yılında kutlanan Air Max Day’de ilk Air Max’e çok benzeyen ama yeşil tabanlı versiyonu çıktı diyebiliriz, aynı zamanda dil bölümünde de 3.26 yazarak, Nike daha ilk yıldan Air Max Day’i ön plana çıkarmak istediğini göstermiş oldu.
2015’deki günde ise, Air Max Zero piyasaya sürüldü. Zero olmasının sebebi, tasarımının 1985’de Air Max One ile birlikte tamamlanmış olmasına rağmen, o zaman için fazla fütüristik olduğu ve günün teknolojisi ayakkabı üretimi için yeterli olmadığı için rafa kaldırılmıştı.
2016 yılı ise dolu dolu geçti. İlk önce Nike, geçen sene çıkardığı Air Max Zero’nun sarı halini duyurdu. Ardından ünlü tasarımcılar Hiroshi Fujiwara, Tinker Hatfield ve Mark Parker’ın tasarladığı LD-Zero H, 90 Ultra Superfly T ve Ultra M modellerini tanıttı. Son olaraksa, sneakerhead’lere vote back adıyla bir oylama duyuran Nike, şimdiye kadar çıkardığı Air Max modelleri arasından en çok oy olan modelini (Atmos Elephant) 2017 Air Max Day’de tekrar satışa çıkardı.
2017 yılında ise bu sefer Vote Forward oylaması açıldı. Türkiye’den Bünyamin Aydın’ın (Les Benjamins kurucusu) da aralarında olduğu dünyanın farklı yerlerinden 12 tasarımcının yer aldığı, tasarımcıların yeni Air Max modelleri yarıştırıldı, ve kazanan Sean Wotherspoon oldu, Air Max 97 x 1 kombini yapan tasarımcı aynı zamanda vegan olması ile de ön plana çıktığı için ayakkabı da vegan olarak üretildi ve hiçbir hayvan ürünü de kullanılmadı. Bu yarışma ile birlikte Nike, 2017 yılında Air Max Master, Vapormax ve geçen sene oylamayı kazanan elephant modellerini çıkardı.
2018 ve 2019 yıllarında Nike, Air Max Day’i kutlamadı ve biraz daha değer kazandırmaya çalıştı. 2021 yılında Covid-19 nedeni ile fiziksel bir kutlama yapılamadı ama Air Max Gününe özel olarak Nike, Dizzee Rascal, Masta Lee ve Iceberg gibi 16 isimden, Air Max’in onların için ne ifade ettiğini anlatan ve ayakkabının müzik, sokak kültürü, moda ve sanat üzerindeki etkisini anlatacakları bir belgesel yayınlandı.
2022 yılına geldiğimizde ise, Nike Beyoğlu mağazasının hemen yanında yer alan HOPE Alkazar’da kutlamalar hazırlandı. Shopigo, Wunder, Alt Üst ve Onaranlar Kulübü’nün yer aldığı atölyelere ek olarak ülkemizdeki sneaker topluluğunun yakında tanıdığı Bünyamin Aydın, Simple The Blog, Nazlım Naz Arslan, Can Çerçi, İlke Güzelsoy Çerçi ve Barış Yeşilbay gibi isimlerin Halkekmag moderatörlüğünde sohbet ettiği bir söyleşi de bizleri bekliyor olacak.
Sneaker severlerin yakından tanıdığı Hiroshi Fujiwara, gizemli havası ve minimalist tarzı ile modern dünyanın zirvesine doğru adım adım yükseldi. Fujiwara, Louis Vuitton, Nike, Rolex, Pokemon ve Medicom Toy gibi birçok marka ile iş birliği yaptı. Günümüzde dünyanın dört bir yanında bilinen Fragment Design kurucusunun, Japonya’nın Ise şehrinden başlayan hikayesine bir de birlikte göz atalım.
1964 yılında doğan Hiroshi Fujiwara, 18. Yaş günü ile birlikte Tokyo’ya giderek moda ve müziğe olan ilgisinin peşinden koştu. 10’lu yaşlarının sonlarına doğru Punk Rock hayranı olan Fujiwara, Londra’ya gidiyor. Londra’da Malcoml McLaren ile tanışan Fujiwara, daha sonrasında New York’a gidiyor, Afrika Islam ve Kool Lady Blue gibi isimlerle aynı ortamda bulunan Hiroshi hip hop ile tanışıyor ve aşık oluyor. Amerikadan aldığı albümleri Tokyo’ya götüren Hiroshi, Amerika ile Japonya arasındaki bağlantı oluyor. İleriki yıllarda DJ’lik yapan isim, birkaç arkadaşı ile kurduğu Tiny Panx grubu ile Tokyo’nun farklı yerlerinde partiler de düzenledi.
90’lı yılların başında, Fujiwara ilk markası olan “Good Enough”u kuruyor. En başından beri moda anlayışının farklı olduğu belliydi. Bu minimal tarzın esintileri, günümüzdeki Fragment iş birliklerinde hala kendini gösteriyor. Fragment Design, yeni yüzyıla girmemiz ile 2003 yılında ilk kez yeni adıyla karşımıza çıktı.
İş Birliklerinin Kralı
Fragment Design, iş birliği dünyasına yeni bir soluk getirerek ortak olduğu markalar ile birlikte stratejiler belirleyerek trendlere uyum sağlıyor veya kendi trendini yaratıyor. Şimşek şeklindeki Fragment Design logosunu bugüne kadar bir araba üreticisi olan Maserati ile, oyuncak yapan Medicom Toy ve Pokemon ile ve hatta lüks markalar olarak bilinen Rolex ve Louis Vuitton ile yanyana bile gördük.
Fragment’ın iş birlikçi ruhu, giyim sektöründeki ortaklıklarda yeni bir tarza yol açıyor. Eline geçen her şeye doğrudan şimşek ekleyerek veya şimşek esintileri katarak akıllara kazınan bir hal alıyor. Örnek verecek olursak, Fragment’ın çeşitli iş birliklerinde, markanın imza parçasının orijinalliğini koruyarak sanatsal değerini arttırdığını gördük. Moncler, Off White, ASSC ve hatta Cyberpunk 2077, hepsi Fujiwara’nın büyüsünden nasibini aldı. Biraz önce verdiğimiz markaların her birinin tarzı ve imajı farklı olsa da Fragment hepsinde kendini gösterebiliyordu.
Perde arkası, eleştiriler ve daha fazlası
Moda dünyasından çoğu kişinin aksine, Fujiwara halkın gözünde daha sessiz ve görünmeyen bir isim. Hiroshi Fujiwara, Supreme gibi markalar gibi karışık ve kalabalık renkler yerine basit ve iki tonda renkleri tercih ediyor. Fragment’ın sızıntılar konusunda bu kadar çok duyulması da pek şaşırtıcı olmasa gerek, perde arkasında bu kadar gizemli bir insan varken çalışmaları da ister istemez daha merak uyandırıcı ve heyecanlı oluyor.
Perde arkasında yaşanan bir başka olay ise, Nike’ın Fujiwara ve Virgil Abloh ile iletişime geçerek “The Ten” koleksiyonu için çalışmalarını istemesi. Bu dostane yarışın kazananı hepimizin bildiği gibi Virgil oldu. Ama yine de Fujiwara’nın tasarladığı Air Jordan 3 Fragment modeli de ileriki yıllarda karşımıza çıkmıştı.
Tüm bunların yanı sıra, herkes Fragment’a hayran değil tabii ki. Bir kesim moda takipçilerine göre Fragment’ın tüm yaptığı farklı düz ve sadece renkler ile logolarını birleştirerek sürmek olduğunu öne sürdü. Bazı Sneakerhead’ler de Jordan 1 Royal Toe çıktığında aynı düşünceyi paylaşıyordu, Air Jordan 1 Fragment modeline çok benzeyen bu iki colorway’in arasındaki tek fark topuk kısmındaki Fragment logosu ve bu da resell fiyatındaki farkı yaklaşık olarak 10 katı kadar değişiyordu.
Günümüzde Fragment Design
Üçlü iş birlikleri şimdiye kadar nadir görünen bir haber oluyordu ama bundan sonra daha sık göreceğe benziyoruz. Son dönemde satışa çıkan Travis Scott, Fujiwara ve Jordan Brand’in ortaya çıkardığı Jordan 1 modelleri ile sevenlerini hayran bırakan üçlü, vintage görüntüsü, ikonik Fragment logosu ve La Flame’den alışık olduğumuz ters Swoosh ile yıla damgasını vurdu. Bu 3 büyük isimin bir araya getiren projenin ürünü olan Jordan 1 High ve Low modellerinin fiyatları da tavan yapmış durumda.
‘Air in a box’. Nike’ın Air Force 1’i 1982’de ilk olarak satışa çıkardığında kullandığı slogandı. Air tabanına sahip ilk basketbol ayakkabısı.
Her ne kadar Nike Tailwind -Air tabanına sahip ilk ayakkabı- 3 sene önce çıkmış olsa da, Air teknolojisini basketbol ayakkabılarına entegre etmek çok da kolay olmadı. Hele ki Nike’ın o zamanlar basketbola yeni olduğunu da göz önünde bulunduracak olursak. İlk olarak koşu ayakkabılarıyla kurulan şirket, koşu konusunda daha fazla tecrübe sahibiydi fakat basketbol, Nike’ın alışık olduğu alana göre çok daha farklı ayakkabılar istiyordu.
Nike’ın efsanevi tasarımcısı Bruce Kilgore, Air Force 1’i çizerken Nike Approach isimli doğa yürüyüşü ayakkabısından esinlenmiş. Bilek kısmının buruna göre daha ince olması sayesinde tasarladığı ayakkabıya aynı yastıklama desteğini ve daha fazla esneklik kazandırmayı planladı. Kilgore, ayakkabının dış tabanı için zamanın normallerinden çok daha farklı bir şeyler düşünüyordu. Tabanında dairesel desenler kullanarak basketboldaki post hareketinin yapılışının kolaylaşmasını sağladı. Bu sayede Air Force 1 gerçek bir basketbol ayakkabısı olma yolunda ilerledi ve basketbol oynayan tester’lara verildi.
İlk deneyenlerden biriyse, sonrasında ismini birçok kez duyacağımız Tinker Hatfield’dı. Hatfield, Nike’a 1981 yılında kurumsal mimar olarak katıldı. Ayakkabının performansına hayran kalan Tinker, tasarım becerilerini Nike’ın performans ayakkabılarında kullanmanın daha uygun olacağını düşündü. Bundan birkaç yıl sonraysa Tinker Hatfield Air Jordan 3’ü tasarladı ve kendi sneaker hikayesini yazmaya başladı.
Bazı tester’lar bilek kısmını beğenmese de, ayakkabıyı beğenmişlerdi. Hatta o kadar beğenmişler ki test için verilen örnek ayakkabıları geri vermek istememişler.
1982 yılında ayakkabının üretime başlaması ile birlikte Nike 6 NBA oyuncuyla (Moses Malone (Philadelphia 76ers), Michael Cooper (L.A. Lakers), Bobby Jones (Philadelphia 76ers), Calvin Natt (Portland Trail Blazers), Mychal Thompson (Portland Trail Blazers) ve Jamal Wilkes (L.A. Lakers).) Air Force 1’i parkelerde giymeleri için kontrat imzaladı.
Air Force 1 adını ilk başta Amerika başkanının uçağından adını almış ve bir nevi Nike’ın saygısını gösteriyordu ve bu sebeple ayakkabının üretimi 1984’de durduruldu ama Air Force 1’lere olan ilgi hala çok yüksekti. İnsanlar ayakkabı mağazalarına gidip Air Force 1 soruyorlardı, ara sıra kullanılmış 2. el Air Force 1 alma şansı elde edenler oluyordu tabii. Biraz daha zaman geçtikten sonra ve mağazalara müşteriler tarafından gelen istekler de devam edince, mağaza sahipleri Nike’a, ayakkabının yeniden satışa çıkma ihtimalini sordu.
Nike için üretimi durdurulan bir ayakkabıyı tekrar çıkarmak çok saçmaydı. İşler böyle yürümüyordu. Müşteriler neden eski sayılabilecek bir ayakkabıyı alsın ki? Nike neden eskiden olan bir ayakkabıyı tekrar üretmek için para harcasın ki? Spor ayakkabı endüstrisinde normalde olması gereken yenilik getirmek, eskiyi yeniden sunmak değil. Bu düşünceye sahip olan yeni ayakkabılar çıkarmaya devam etti, nostalji yapmak Nike’a uygun bir şey değildi o zamanlar, ama Air Force 1 farklıydı. Yoğun istek Nike’ın bütün fikirlerini tekrar gözden geçirmesine sebep oldu. Hatta Nike’ın Retro modelleri çıkarmasına da ön ayak oldu denebilir.
1986’da Air Force 1 resmi olarak tekrar satışa çıktı. Tüm zamanların en ikonik ayakkabılarından biri fanlarının yoğun talebi üzerine geri döndü.
Bugün, 2000’den fazla Air Force 1 modeli var ve artmaya devam ediyor.
Bu dünyada iki farklı Nike Dunk var: birisi, kaykay için performans güncellemeleri almış ve Nike SB çatısı altında olan modeller, diğeriyse 1985 yılında çıkanların neredeyse hala aynısı olan Dunk modelleri. Baktığımızda ikisi de Dunk, ama aslında göründüğünden biraz daha farklı Dunk’lar.
Peki SB Dunk ile ‘Normal’ Dunk arasındaki farklar neler? Neden birinde ‘Kalın’ bağcıklar var ve neden diğerinin dili ince? Ve kim neden eski bir basketbol ayakkabısı giyerek kaykay kaymak istesin ki?
Kaç farklı Dunk Var?
Konuya derinlemesine girmeden önce, aslında 2’den fazla Nike Dunk modeli olduğunu söyleyerek başlayalım. Aslında bakacak olursak en az 5 farklı Dunk modeli var: High ve Low olmak üzere SB Dunk ve ‘normal’ Dunk modelleri ve SB Dunk’a özel olan mid modeli. Orijinal Dunk 1985 yılında satışa çıktığında, high ve low opisiyonlarıyla satışa çıkmıştı. Bu da bizi bir başka soru işareti olan Dunk’ın aslının ne olduğuna getiriyor.
‘Orijinal’ Dunk
Nike Dunk ilk olarak 1985 yılında, Çaylak Michael Jordan’ın ayağındaki Air Jordan 1’e benzeyen bir tasarımla çıkmıştı, Nike için Dunk’ın hedef kitlesi, üniversite basketboluydu.
Tıpkı Air Jordan 1’de olduğu gibi, Dunk modellerinde de çeşitli renkleri vardı. ‘Be True to Your School’ koleksiyonu dahilinde, Nike’ın sponsoru olduğu Kentucky, Michigan, Syracuse gibi 7 farklı üniversitenin renginden esinlenilen modeller çıktı. Bu okullardaki oyuncular, 80’lerdeki çoğu önemli üniversite maçında, Dunk modellerini giydi ve bu sayede çoğu Dunk modeli akılda kalıcı hale geldi.
İlk Yılları
Her ne kadar çıktığı ilk yıllarda basketbolcular tarafından ilgi görse de, hızla ilerleyen ayakkabı teknolojilerinden geri kalınca, Dunk modelleri birkaç yıl sonra sahalardan erkenden ayılmak zorunda kaldı. Dunk’lar basketbolcular tarafından kullanılmayı bırakmış olsalar da, çok geçmeden kendilerine yeni bir topluluk buldular, kaykaycılar. Neden mi? Daha öncesinde kaykaycılar, altı bu kadar az kayan, yumuşak bilek kısımlı bir ayakkabıyla karşılaşmamıştı. Her ne kadar kaykaycılar için güzel gözükse de Dunk’ın tam bir kaykay modeli haline gelmesi, Nike SB’nin çıkmasını yani 2002 yılını bulmuştu.
Nike SB’nin Doğuşu
2002 yılında, Nike SB resmi olarak bir kaykay markası olarak kuruldu. Kaykay marketine giriş yaparken kendisini bu topluluğa kabul ettirmek için Supreme gibi kaykay markalarıyla ve bazı profesyonel kaykaycılarla işbirliği yaptı. 2002’den 2008 yılına kadar, Nike SB Dunk en çok sevilen, en havalı ayakkabılardan biri olarak görülüyordu. SB olmayan Dunk modelleriyse neredeyse sadece Japonya’da giyiliyor hatta Japonya’ya özel renkleri bile çıkıyordu.
Dunk’ın tarihi kısaca incelediğimize göre, biraz daha teknik kısma girerek aradaki farkları inceleyebiliriz.
Dunk Farkları
Dolgu Malzemesi
Kaykaycıların ayağını daha iyi korumak için, Nike SB Dunk modelinin bileğini çevreleyen kısmı ve dilinde daha fazla dolgu malzemesi bulunuyor.
Bağcıklar
SB Dunk modellerinin, kaykay kayanlar için daha dayanıklı olması adına, daha kalın bağcıkları bulunuyor. Kalın, oval bağcıklar aynı zamanda kaykay zımparasına karşı da daha dayanıklı oluyor.
Zoom Air Yastıklama
2002’den beri, SB Dunk modelleri her zaman tabanlığın altındaki Zoom Air yastıklamasıyla geliyor, bu sayede kaykayın üstündeyken hissedilen etkilerde azalıyor.
Dış Taban
2011’den sonraki çoğu SB Dunk modelinde, kaykayın daha iyi kavranması için daha sık şekilli bir taban kullanılıyor. Ayakkabının ortasındaki kısımda ise ağırlığı azaltmak adına, lastik yerine köpük kullanılıyor. Yine de bazı yeni Nike SB Dunk modellerinde hala eski Dunk dış tabanı kullanılıyor. Örnek verecek olursak Travis Scott x Nike SB Dunk, yeni bir SB Dunk olmasına rağmen eski Dunk dış tabanını kullanıyor.
Son Bir Swoosh Detayı
Son detayımız ise daha göz önünde olan ama küçük bir detay, eski Dunk’larda, Swoosh’un üzerinden geçen bir dikiş izi var, Bu dikiş, dış tabanın da yenilendiği 2011 yılında Nike SB Dunk modellerinden kaldırıldı.
Nike yıllardır sürdürülebilirliği arttırmak için yöntemler arıyordu. 2005’de Nike Considered programını başlattı, bu program’da Nike’ın hedefi tüm kaynak malzemelerini 300 KM çapındaki yerlerden elde ederek ulaşım mesafesini azaltarak dünyamızın kirlenmesini azaltıyordu. Deri ve süet işlemleri minimal işlemler yapılıyordu, taban kısımları ise geri dönüştürülmüş fabrika atıkları kullanılıyordu. Yine Nike’ın girişimlerinden olan Trash Talk’da fabrikaların yerlerinde kullanılan derilerden artan deri parçaları kullanılmıştı, Flyknit modelinde kullanılan iplikler geri dönüşümden elde edilmişti. Space Hippie ise eski girişimlere göre en etkilisi olacağı öngörülüyor.
Noah Murpphy-Reinhert
Nike Sürdürülebilir Tasarım Direkötü Noah Murphy-Reinhert, Space Hippie projesine öncülük ediyor. Ayakkabının üst kısmına “Space Waste Yarn” denmiş ve bu kısım %90 geri dönüştürülmüş maddelerden (plastik su şişesi, tişörtler ve iplikler) oluşuyor, böylece renklerle herhangi bir oynama olmadan ayakkabının üst kısmı gri tonlarında ve geri dönüşüm temasını koruyor. Bu kısım aynı zamanda oldukça esnek ve yumuşak.
Her bir Space Hippie modeli, tamamen ZoomX atıklarından geri dönüştürülmüş, ZoomX tabanı barındırıyor. Burada takdir edilmesi gereken noktaysa, parçaları birleştirerek, aynı dayanıklılığı, hissiyatı ve ZoomX koşu ayakkabılarından alınan enerji geri dönüşünün sağlanması. Tabanın dış kısmı için Nike’ın kullandığı fazla ürünlerden önce mavi tonları elde ediliyor sonrasında ise buluş şeklinde tabanına yerleştiriliyor. Son olarak toz şeklindeki plastik atıkları tabanın dışında ekleyerek uzay atıkları görüntüsü oluşturuluyor. Böylece Space Hippie, maksimum sürdürülebilirlik sağlayarak tarzından da ödün vermemiş oldu.
Tüm bu anlattığımız tasarımlar bizi 4 elimizdeki 4 modele ulaştırıyor. Space Hippie 01, Space Hippie 02, Space Hippie 03 ve Space Hippie 04. Tüm koleksiyon unisex ve tüm numaralar için satışa çıkıyor.
Bir önceki yazım olan Kanye West ve Sneakers -1’de, Ye’nin el attığı ayakkabılarının ilk kısmını yani 2009’a kadar olan kısmı yazmıştım. Bu yazımda da 2012’den günümüze olan ayakkabılarını yazıyor olacağım.
Nike Air Yeezy 2 – Platinium/Wolf Grey – Black/Solar Red
Nike Air Yeezy 2 2012
İlk Yeezy’nin çıkılından bu yana 3 sene geçmişti ve insanlar yeni bir Yeezy gelip gelmeyeceğini, gelecekse ne zaman geleceğini merak etmeye başlamışlardı. Bir gün, beklenmedik bir şekilde, Nike’ın ‘’Black Mamba’’ promosyon videosunda Kanye West de yer aldı. Videoyu izleyenler, Kanye’nin ayağındaki daha önceden hiç görmedikleri ayakkabbı’nın Yeezy 2 olduğunu düşündü ve bir anda bunun dedikodusu yayıldı. Farklı farklı dedikodular iyice yayılmaya başlamıştı, bazı dedikodular tahmini satışa çıkış tarihleri söylerken bazıları ise Yeezy 2’lerin hiçbir zaman satışa çıkmayacağını söylüyordu. Kanye’nin ‘’Black/Solar Red’’ renk çeşidiyle fotoğrafı çıktıktan ve Video Müzik Ödüllerinde ‘’Platinum/Wolf Grey’’ renk çeşidini giyindikten sonra, iyi rengin de aynı gün satışa çıkacağı açıklandı. Yeezy 2’ler, ilkine göre çok daha kaotik bir hal almıştı, bazı mağazalar sadece VIP üyelerine ayakkabıyı sattığı için suçlanmıştı. Bazı Yeezy fanları, farklı şehirlerdeki mağazaların çekilişine kayıt olmuş, çekilişi kazanınca uçakla kazandığı şehir’e gidip ayakkabılarını aldılar. Günümüzde hala ayakkabı çok ilgi görüyor ve fiyatı 5 bin dolar civarından başlıyor.
Nike Air Yeezy 2 – Red October
Nike Air Yeezy 2 – Red October – 2014
Bu ayakkabının tamamıyla ayrı ve dönüm noktası olan bir hikayesi var. İlk Yeezy 2’lerin çıkması ile birlikte, farklı renk çeşidinin de geleceği söyleniyordu. Birkaç ay sonra, tamamı ile kırmızı bir Yeezy 2 modelinin fotoğrafı sızdırıldı. Sonrasında Yeezus albümünü tanıtmak için çıktığı bir programda ‘’Red October’’ (Ayakkabının adını Kanye kendisi koyuyor) modelini giymesiyle birlikte insanlar, ayakkabının satışa çıkacağını düşünüyordu. Ardından, Ağustos 2013’de bu ayakkabının albümü alanlardan 50 kişiye çekiliş ile verileceği Kanye’nin internet sitesi üzerinden açıklandı, ama bu ayakkabılar Şubat 2014’e kadar kargoya verilmedi. Çekiliş bittiktien sonra Kanye, Nike ile olan sorunlarını farklı radyo programlarında dile getirmeye başladı. Ve son olarak Nike’dan ayrılıp Adidas ile çalışacağını açıklaması ile birlikte insanlar bu ayakkabının çıkma ihtimalinin kalmadığını düşünüyordu. Şubat 2014’de Nike twitter hesabından attığı tweet’te Nike Air Yeezy 2’nin satışa çıktığını duyurdu. Bugün değeri 9 bin dolar civarında olan ayakkabının böyle satışa çıkacağını kimse tahmin edemezdi, ama böylece Kanye West’in Nike ile ortaklığı da son bulmuş oldu. Kanye bundan sonra Adidas ile yoluna ediyor olacak.
Adidas Yeezy 750 – Choclate – Glow in the Dark – Triple Black
Yeezy Boost 750 2015
Kanye Adidas ile anlaşması ile birlikte hemen çalışmalara başladı ve ilk ayakkabısı Şubat 2015’de geldi. 10 Şubat’ta seçili mağazalarına astığı afişler ile ayakkabıyı duyuran Adidas, 14 Şubat’ta Adidas mobil uygulaması üzerinden rezervasyon yapanlara sadece New York’ta olmak üzere 9000 çift ayakkabı sattı, ve bu rezervasyonların dolması 10 dakika sürdü. Ayakkabının mağazalardan direkt olarak satışa çıkması ise 21’inde başladı ve 28 Şubat’ta dünya çapında hiçbir mağazada ayakkabıdan kalmamıştı.
Haziran 2017’de tekrar sezon 2 ile birlikte satışa çıkan ayakkabıya, gri ve fosforlu renklerden oluşan ‘’Glow in the Dark’’ modeli eklendi. İleriki aylarda ise ‘’Chocolate’’ ve ‘’Triple Black’’ renk çeşitleri eklendi. 350 Dolar’dan satılan ayakkabıların fiyatı, sınırlı üretim ve yoğun talep nedeniyle, bugün 850 dolar civarında.
Yeezy Boost 350 – Turtledove – Pirate Black – Moonrock – Oxford Tan
Yeezy Boost 350 2015
Haziran 2015’de Yeezy 350 ile tanıştık. Tüm dünyada satışa çıkan ayakkabı, önce sadece beyaz/gri ‘’Turtle Dove’’ renk çeşidi ile çıktı. 22 Ağustos’ta ise tamamıyla siyah olan renk çeşidi ‘’Pirate Black’’ satışa sunuldu, bununla beraber ‘’Moonrock’’ modeli de seçkin mağazalarda sneakerhead’ler ile buluştu. Yeezy Boost 350 serisinin son renk çeşidi ise birkaç iyileştirme ile birlikte 2016’nın başlarında çıkan açık kahverengi ‘’Oxford Tan’’ modeli oldu.
Bu model aslında Yeezy’lerin farklı bir kitleye hitap ettiği ilk ayakkabı ve aynı zamanda en pahalı Yeezy modeli. Ekim 2015’de 400 dolara seçili mağazalarda ve online olarak satışa çıktı. Ayakkabı, sneaker’dan ziyade askeri botları andırıyordu. Peyote, Moonrock, Chocolate ve Pirate Black olmak 4 farklı renk çeşidi ile satışa çıktı.
Yeezy 350 Football Boots – Turtle Dove
Yeezy 350 Krampon 2016
Kanye, Yeezy 350 Football Boost ‘’Turtle Dove’’ ayakkabısıyla ilk atletik ayakkabısını Eylül 2016’da satışa çıkarmış oldu. Yeezy Boost 350’ye benzeyen ayakkabıyı Amerikan futbolu için yapılmış. İlk olarak 2016’da NFL’de giyildi. Ayakkabıyı giyen DeAndre Hopkins 6.000 dolarlık cezaya çarptırıldı, sebebi ise NFL forma kurallarına uymaması.
Yeezy Boost 350 V2 – Beluga – Cinder
Yeezy Boost 350 V2 2016
Şüphesiz piyasada dolaşan en meşhur Yeezy, ilk olarak 2016’da gördüğümüz Yeezy Boost 350 V2. 350 V2’ler, eski 350’lere göre biraz daha yüksek topuk ve şeffaf tabanla geldi. İlk renk çeşidi Beluga oldu, gri ayakkabının yanındaki turuncu çizgide ise SPLY 350 yazıyor -açılımının ‘Supply 350’ veya ‘Saint Pablo Loves You’ olduğu düşünülüyor- Ayakkabının satışa çıkışından günümüze 10’dan fazla renk çeşidi piyasaya sürüldü ve hepsi dakikalar içinde tükendi.
Yeezy Powerphase – Simple Brown – Grey – Core Black
Yeezy Powerphase 2017
Adidas Powerphase 28 Mart 2017’de 120 $’a satışa çıktı. Bu Retro ayakkabı, Adidas’ın 80lerde çıkan bir antrenman ayakkabısının yenilenmiş hali. 2018 yılında kadar ayakkabının 3 farklı renk çeşidi piyasaya sürüldü. 2019 yılında ise ayakkabının farklı renk çeşitleri gelmeye devam ediyor
Bu ayakkabımızı ilk olarak Şubat 2017’de Yeezy Season 5 lansmanında Wave Runner rek çeşidi ile görme fırsatımız oldu. Bu zaman ise tam olarak chunky sneaker olarak bildiğimiz bu tip ayakkabıların sokaklarda patlamaya yaptığı zamana denk geliyor. Kanye, eşi Kim Kardashian’ın da etkisiyle, Yeezy’leri farklı bir yöne taşıdı. Yeezy Boost 700’lerin önceki modellere göre farklı silueti ve kontrast renkleri nedeniyle sneakerhead’leri ikiye ayırmıştı.
Bu ikilem, Chance The Rapper’ın Saturday Night Live sunuculuğu yaparken bu ayakkabıyı giymesiyle son buldu.
2019 yılında 6 farklı renk çeşidi ile birlikte satışa çıkmaya devam ediyor.
Yeezy 500 – Stone – Soft Vision – Utility Black
Yeezy 500 2018
Kanye bir değişikliğine bu ayakkabı ile devam etti. Yeezy 500, Boost tabanı olmadan çıkan ilk Yeezy modeli oldu. Bu ayakkabı ise Adidas’ın 1997’den beri kullandığı ‘Feet You Wear’ teknolojisi ile geldi. Bu teknolojiyi ilk olarak Kobe Bryant’ın imza ayakkabısı olan Adidas KB8 III’de görmüştük, bu teknolojinin asıl amacı ise basketbolcuların bileğinin burkulmasını önlemekti. Tabanının ayakkabıya göre daha kaba duruşu ise Chunky Sneaker modasına tam uyuyordu.
Ayakkabıyı ilk olarak 2017’de Kanye’nin ayaklarında gördük ama bu ayakkabının resmi olarak satışa çıkması ‘Desert Rat’ renk çeşidi ile Nisan 2018’i buldu.
Ayakkabının farklı renk çeşitleri 2020 yılında çıkmaya devam ediyor.
Yeezy Boost 700 V2 – Static – Tephara – Inertia
Yeezy Boost 700 V2 2018
Adından da anlaşılacağı üzere Yeezy 700’e benzemesiyle dikkat çekiyor. Chunky Sneaker kategorisine giren ayakkabının katmanlı üst kısmıyla ilgi odağı oldu. 300 $ olarak sınırlı sayıda satışa çıkan ayakkabı, 2018’in en iyi ayakkabılarından biri olarak görülüyor.
İlk olarak gri/beyaz olarak ‘Static’ renk çeşidi ile çıkan ayakkabının 2020 yılında farklı renkleri gelmesi bekleniyor.
Yeezy Desert Boot – Rock – Oil – Salt
Yeezy Desert Boot 2019
Adidas Yeezy, 2019’un Nisan ayında farklı bir siluetle daha karşımıza çıktı. Tasarımı sırasında Kanye’nin birçok insandan tavsiye ve fikir aldığı ayakkabı, Kanye’nin en sevdiği 3 renkçeşidiyle birlikte satışa çıktı.
Yeezy 380 – Mist – Alien
Yeezy Boost 380 2019
Kanye West’in ayakkabı serisinin en yeni modellerinden biri olan Yeezy Boost 380 ‘Alien’ renk çeşidi ile 16 Kasım’da 230$’a satışa çıktı. Bu sene şimdiye kadar Mist Reflective, Blue Oat ve Mist renk çeşitleri de satışa çıktı.
Yeezy Boost 700 V3 – Alvah
Yeezy Boost 700 V3 2020
Popüler Yeezy Boost 700 modelinin üçüncü versiyonu. Aslında ayakkabıyı 2018’de Kanye’nin twitter hesabında görmüştük. Sonrasında ise Kanye’nin sneaker temalı bir röportajında ve son olarak ise DJ Khaled’e Boost 700 V3 verdiği videoyu görmüştük. Bu ayakkabının bir özelliği de 700 serisinde ilk defa bir ayakkabı Boost yastıklaması olmadan çıktı. Ayakkabı resmi olarak Aralık 2019’da çıktı, 2020 yılında ise yeni renk çeşitlerinin gelmesi bekleniyor.
YZY QNTM
YZY QNTM 2020
Yeezy’den yine uzay temasını andıran, günlük kullanıma da uygun bir basketbol ayakkabısı. Ayakkabının renkleri genel olarak siyah, beyaz, gümüş ve gri. Her ne kadar bir ayakkabı gibi tanıtılsa da aslında iki farklı ayakkabı olarak satışa çıktı. YZY BSKTBL QUANTUM, performans odaklı basketbol ayakkabısı, ve YZY QNTM QUANTUM, günlük giyime uygun ayakkabı. İki model de NBA All-Star haftasında (14-16 Şubat) 250$’dan satışa çıktı. Ayakkabının bu kadar ilgi görmesinin sebebi ise Yeezy’nin ilk ve tek basketbol ayakkabısı olması.
Boost 700 MNVN – Triple Black – Bone – Phosphor
700 MNVN 2020
Kanye’nin en farklı siluetlerinden biri olan 700 MNVN yıl boyunca farklı renk çeşitleri ile satışa çıkıyor. 700 MNVN modelini diğer Yeezy 700 ailesinden ayıran en büyük özelliği ise içinde ‘Yeezy’ kelimesi geçmeyen ilk Yeezy modeli olması. Bunun yanında bu ayakkabının malzemeleri de diğer Yeezy 700 modellerinden farklı. Süet ve deri yerine bu ayakkabıda naylon kullanılıyor. İlk olarak Triple Black renk çeşidi ile 8 Şubatta satışa çıktı.
Yeezy 500 Hight Tyrian
Yeezy 500 High Tyrian 2020
Yeezy serisinin karanlık temalı bu ayakkabısı, kaba yapısıyla yarı basketbol yarı hiking ayakkabılarını çağrıştırıyor. Yapımında kullanılan 3 ana madde: süet, kauçuk ve deri ve hepsi ayrı renklerde kullanılıyor. 16 Mayıs’ta 220$ olarak satışa çıkan ayakkabının sadece erkek numaraları bulunuyor.
Bu sene, Chicago’lu Kanye West’in önümüzdeki 10 yılı etkisi altında bırakacağı albümü olan The College Dropout’un 14. senesi. Albümden önce de yayınladığı mixtape’ler ve prodüktörlüğü sayesinde adı zaten biliniyordu, ama Kanye’nin karakterini oluşturan ve yansıtan şey bu albümdü. Kanye’nin hedefi her zaman müzikten çok daha fazlasıydı. Sneaker dünyası da Kanye’nin etkisi hissetti, Air Yeezy Red October modelinin çıkacağı gün giydiği kendine özel ayıcık logolu Nike Air 180 ile Red October’ların önünce geçmişti.
Bu yazıda Kanye West’in tasarımlarında rol aldığı tüm sneaker’ların 2009’a kadar olan kısmını toplamaya çalıştım.
Kanye West x Nike Air 180
Kanye West x Nike Air 180 2005-2006
Kanye Nike ile kendi modelleri üzerinde çalışmaya başlamadan çok daha önce, Nike’ın klasik modelinden kendine özel renk çeşiti (colorway) almıştı. Gördüğünüz Nike Air 180 çifti ise herkes tarafından beğenilen ilk albümünü anmak için yapılmıştı. Tam tarihinin bilinmeme sebebi ise bu ayakkaının Kanye West’e özel olarak sadece onun için yapılmış olması, ama 2005-2006 arasında bir zamanda yapıldığı tahmin ediliyor. Ayakkabı orijinal olarak sadece tek 12 (US Size) bedeninde yapılsa da yıllar içinde birkaç örneği daha eBay üzerinden görüldü.
Kanye West x Bape ”Dropout Bear” Bapesta
Kanye West x Bape ”Dropout Bear” Bapesta 2006
2006 yılının aralık ayında, Kanye West ilk sneaker koleksiyonu olan “Dropout Bear“ Bapesta’ları çıktı. Kanye’nin Bape markasını desteklemesinin uzun bir tarihi vardı. Sadece kariyer boyunca ayakkabılarını giyerek değil, markanın bir-iki kataloğunda da yer alarak desteğini gösterdi. Koleksiyonun sınırlı üretim olması nedeniyle çoğu fanının el boş kalmıştı ama hala internette satılan ve fiyatı 5.000 dolar civarında olan modellerini görebilirsiniz.
Kanye West x Reebox S. Carter
Kanye West x Reebox S. Carter 2008
Bu 4 çift ayakkabılık S. Carters koleksiyonunda Kanye’nin “Droupout Bear“ logosu ayakkabıların arka kısmında yer alıyor. Bu koleksiyonu çoğu kişi unutuyor hatta eBay üzerienden promosyon seti yayınlanan kadar bazı sneaker meraklılarının bu koleksiyondan haberi bile yoktu. Bazıları bu paketlerin çıkmasına şaşırsa da, Kanye’nin Jay Z’yi abi olarak görmesi ve beraber yaptıkları bir çok çalışma bu koleksiyonu ve paketleri de açıklıyordu.
Kanye West x Air Jordan 6 ”Donda West” Promo Sample
Kanye West x Air Jordan 6 ”Donda West” Promo Sample 2008
2008’de görüşen bu ayakkabı hakkında çok fazla bilgi verilmese de, ayakkabının 2008’de hayatını kaybeden Kanye West’in annesi Donda’nın anısına yapıldığın biliyoruz. Beyaz ağırlıklı ayakkabıyı dövmeleri andıran şekiller kaplıyor. Ayakkabıda annesi ile bağlantı kurması Late Registration albümündeki Roses şarkısını da baz alarak çiçek deseni koyulmuş. Bu ayakkabı her ne kadar çıkmamış olsa da, çıkacak olsa neye benzeyeceğini görmek güzel olmuş.
Kanye West x Nike Air Huarache 08 ”Glow in the Dark Tour”
Kanye West x Nike Air Huarache 08 ”Glow in the Dark Tour”
Kanye için özel üretilmiş olan bir ayakkabı daha. Bu Nike Air Huarache 08 modelinde Kanye’nin ne kadar rol aldığı pek de bilinmiyor çünkü görünürde Kanye ile ilgili bhiç bir şey yok. Aslında yapılan şey Kanye’nin 2008’deki “Glow in the Dark“ turuna uyacak neon renkli göz kamaştırıcı bir renk çeşidi. Bu ayakkabıdan ise sadece 5 tane var olduğu söyleniyor ve internette rast gelmesi imkansıza yakın.
Nike Air Yeezy
Nike Air Yeezy 2009
2009, Kanye West’in en önemli iş ortaklıklarından birinin yılı oldu. Kanye’nin Grammy Ödüllerinde “Stronger“ ve “Hey Mama“ parçalarını söylerken giydiği ayakkabıları gören herkes modelini merak etmeye başladı, yanda parlayan Nike Swoosh’u sayesinde bildiğimiz tek şey modelini bilmediğimiz bir Nike modeli olduğuydu. Sahnesi bittikten bir süre sonra, Kanye’nin kendi imza ayakkabısını giydiği ortaya çıktı. Aylarca, ayakkabının sadece Kanye ve ailesi için olduğu dedikoduları dolaşsa da, Yeezy’lerin satışa çıkacağı açıklandı. Kanye, kendi tasarımı olan ayakkabıları ilk defa sınırlı üretimle satışa çıkarmış oldu. Farklı şehirlerde günlerce mağazaların önünde sırada bekleyen sneakerhead’ler ve Kanye fanları oldu. İnternette dolaşan bir sürü model olsa da, sadece üç renk çeşidi satışa çıktı ve her biri anında tükendi. Bir süre sonra bu ayakkabılar çoğu ünlünün ayağında görülmeye başladı ve eBay’de fiyatları 400 dolar’dan binlerce dolara çıktı. Günümüzde hala online marketlerde en pahalı ayakkabılardan biri olarak yer alıyor.
Kanye West x Louis Vuitton Don
Kanye West x Louis Vuitton Don 2009
Aşağı yukarı Air Yeezy’lerin satışa çıkması ile aynı zamanda, Louis Vuitton da Kaanye West ile birkaç modellik koleksiyonunu hazırlıyordu. Koleksiyondaki her ayakkabı, Kanye için ekibinden birini hatırlatıyordu. Koleksiyondaki Don modeli, menajeri olan Don C adına yapılmıştı. Don C aynı zamanda moda dünyasında da Just Don markası ve RSVP galerisini kurması ile de tanınıyordu. Koleksiyonun en meşhur 2 renk çeşidi ise kırmız ve Patchwork çiftleri. Ayakkabı aynı zamanda krem, gri ve siyah olarak da piyasaya çıktı.
Kanye West x Louis Vuitton Jasper
Kanye West x Louis Vuitton Jasper 2009
Bu model adını Kanye’nin arkadaşı ve berberi olan Ibn Jasper’den alıyor. Kanye bu modelinde de ayakkabının arka kısmını yüksek tutuyor. Yine 3 renk çeşidi yayınlanan ayakkabı siyah, krem ve Patchwork olarak çıktı. Siyah ve krem rengi olanlarda 2 cırt cırt varken, patchwork modelinde biri diğerinin üstünde olmak üzere 3 cırt cırt bulunuyor.
Kanye West x Louis Vuitton Hudson
Kanye West x Louis Vuitton Hudson 2009
Koleksiyonun son ayakkabısı “Hudson“ G.O.O.D. Music sanatçısı Mr Hudson’dan adını alıyor. Hudson modeli, koleksiyonun en sadece ve geleneksel lüks ayakkabısı siluetinde. Çoğu Louis Vuitton mağazasına bu model yollanmadı, yollansa bile sadece beyaz rengi yollandı ve az miktarda yollandı. Patchwork modeli de vardı ve çok az sayıda üretildiği için az satıldı. Aylar sonra eBay’de siyah modeli de satışa çıktı.
Logo yaratmak tamamıyla bir hikâye olabilir! En azından Nike için bu böyleydi. Dünyada artık herkes tarafından bilinen ve girişe ihtiyaç duymayan bir marka. Ama ilk başta, Nike kurucusu Phil Knight logonun etkisi hakkında oldukça kuşkuluydu. Bugün, ‘Swoosh’ dünyanın en akılda kalıcı logolarından biri haline geldi.
Washington, Oregon merkezli firmanın 1964’de Bill Bowerman ve Phil Knight’ın kurduğundaki ‘Blue Ribbon Sports’ du. 1971’de adı Nike’a çevirildi.
Yunan mitolojisinde Nike, zafer tanrıçası. Ve aynı zamanda artık bir markanın da kişiselleştirdiği ismi. Ve bundan sonra dönemde markanın gelecek temel tasarımını da göstermiş oldu: azim, hız ve kendinden emin bi şekilde hedefine ulaşmak.
Yaratılış Hikayesi
Müstakbel ‘swoosh’ un temeli, firmanın adını aldığı tanrıça Nike’ın görünüşünden geliyor. Ama bunun soyutlaşmasında bazı sıkıntılar yaşandı, hiçbir profesyonel tasarımcının çalışması Phil Knight’ı tatmin etmedi. Ardından, Phil Portland Üniversitesinde tanıştığı ve markanın ilk kuruluşunda tasarımlarına yardımcı olan Carolyn Davidson’dan yardım istedi. Ve Nike logosunun hikayesi başladı.
Caroly Davidson – Swoosh
Nasıl Çıktı Bu Logo?
Phil Knight, Carolyn’in resim kursunun ödemesini yapmak için paraya ihtiyacı olduğunu öğrendi ve kendisinden bir logo yapmasını ve her saat için 2$’lık anlaşma yaptı. Carolyn işi kabul etti ve logoyu yaparken odak noktaları ise markanın özünü göstermek ve eşsizliğini öne çıkarmaktı.
Carolyn Davidson’ın 1971’de toplam 17,5 saat’te tasarladığı ve 35$ aldığı logonun ilk adı ‘the strip’ di, sonrasında ise şimdiki bildiğimiz adı ile ‘swoosh’ oldu. Carolyn çizimi iki eğriyi birleştiriyordu, bu temelde birkaç sketch çalışması yaptıktan sonra beğenmeye başladı, dinamik ve sürekli hareketli gözüküyordu.
1983’de, Nike popüleritesini arttırdıktan sonr, Phil Knight, Carolyn için bir parti organize etti ve kendisine ‘swoosh’ logolu altın bir yüzük hediye etti ve günümüzde 1.5 milyon dolar değerinde hisse hediye etti.
Logo’yu ilk kez ayakkabıda gördüğümüzde 1972 yılı olmuştu. Şirketin bunu tescilli hale getirmesi ise 1995’i bulmuştu.
Logo’nun Yıldan Yıla Değişimi
Nike Logos 1964 – Present
1972: Siyah kenarları ile beyaz tik işareti. Üstünde ise el yazısı ile nike yazıyor. Tasarım beğenilmişti ama ürünlerde swoosh yüzünden nike yazısı okunamıyordu.
1978: Artık ‘Nike’ yazısı swoosh’un üstüdeydi, ve daha hacimli bir logo haline gelmişti ve yazı tipi de keskin hatlı bir yazı tipi haline geldi.
1985: ikon yeniden markalaşma nedeni ile kırmızı beyaz hale geldi. Harflerin arasındaki mesafenin az da olsa artması ile birlikte logo biraz daha geniş hale geldi.
Günümüz: artık sadece ‘swoosh’ var ve rengi değişebiliyor. Biz ise tik’i gördüğümüz her yerde bunun Nike tiki ‘swoosh’ olduğunu biliyoruz.
Nike Logosunun Temel Özellikleri
Şekil
Swoosh’un şekli, yunan zafer tanrıçası Nike’ın kanadı şeklinde. Tasarımcı da zaten çizimlerini yaparken bunu hep aklında tutmuştu. Aynı zamanda mitolojik, kültürel ve tarihi kaynakları kullanarak insanları logoya bağlamayı hedefliyordu.
Renk
Nike Swoosh logosu yıllar boyu farklı renklerde gözüktü. İlk başlarda kırmızı ve beyaz renklerini kullandıktan sonra uzun yıllar koyu siyah olarak kaldı. Sonra mat turuncu hali markanın rengi olarak tanıtıldı.
Font
Nike Simgesi bir ikon. Ama bir zamanlar sloganı ‘Just Do It’ logonun üstünde yer alıyordu. Bazende firmanın adı logoda gözüküyordu. Bunlar yer alırken kullanılan font ise birkaç ufak değişiklik ile ‘Future Bold Condensed Oblique’. K harfine özgünlük ve görünürlük kazandırmak için hafif bir eğim var. 1995’e kadar Nike yazısı ‘Futura Bold’ yazı tipi ile yazılıyordu.
1995’de Nike, markanın adını logodan çıkardı ve Nike Swoosh’u logoda markayı tanımlayan tek gösterge haline geldi.
İlk Swoosh Bir Futbol Ayakkabısındaydı
Nike Swoosh’un gözüktüğü ilk ayakkabıysa günlük bir ayakkabı değil bir futbol ayakkabısıydı. 1971’de çıkan ‘The Nike’ futbol ayakkabısı. 16,95$ olan ayakkabı soğuk ve yağışlı hava koşullarında iyi performans sergileyemediği için o günün diğer markalarına karşı tutunamadı. İşte o zaman Nike futbol’dan ziyade koşu, tenis ve basketbol ayakkabılarında sağlam yer edinmek için çalıştı.
‘Just Do It’, Bir Seri Katilin Son Sözleri
Günümüzde ne zaman Nike logosunu görsek, aklımıza sloganı olan ‘Just Do It’ geliyor. Bu slogan 20. Yüz yılın en iyi 2 sloganı arasında yer alıyordu.
Peki bu slogan nerden mi çıktı? Bu slogan bir seri katilin son sözlerinden ilham alındı. Sloganın sahibi Dan Wieden’ın dediğine göre, slogan’ı bulurken Utah katili Gary Gilmore’dan ilham almış. 1977’de 2 kişiyi soyduğu ve öldürdüğü için müebbet hapis cezası yiyen suçlu, iddialara göre cezası açıklanınca ‘let’s do it’ demiş.